Fiziksel aktivite ve spor yapmanın, toplumun genel ihtiyacı olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ergun, “Engellilik durumu yaşamaya engel bir durum değildir. Engelli bireylerin aktif bir yaşam sürmeleri için sosyal, mesleki ve meslek dışı eğitimsel potansiyellerinin geliştirilmesi gerekiyor” dedi.
Toplumda, fiziksel aktif yaşamı oluşturma, uyum sağlama ve katılımda motivasyon eksikliği gibi birçok engel olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ergun, “Fiziksel ve emosyonel anlayış kişilere; iyi bir fiziksel görüntüsünün olduğunu, sağlığın korunmasını, ayrıca algının geliştirilmesini hissetmeyi ön görmektedir” ifadelerini kullandı.
Bedensel engelli bir bireyin aktivitelerinin, sahip olduğu engele bağlı olarak kısıtlandığını, mimari engeller, egzersiz, fiziksel aktivite ve spor konusundaki bilgi eksikliği de fiziksel performansını istediği gibi geliştirmesine izin vermediğini anımsatan Prof. Dr. Ergun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Özellikle kadınların fiziksel sınırlılıklarının yanında; ekonomik problemler, aile bilinç düzeylerinde eksiklik, eğitim yetersizliği ve engellilere yönelik tutum ve davranışların yönetilmesindeki zorluklar gibi pek çok neden hayata entegrasyonlarını etkilemektedir.
Bu problemlerin üstesinden gelebilmek için kişiye özel alınması gereken tedbirler belirlenerek, eğitim için gerekli koşullar sağlanmalı, kişiye özel olası komplikasyonlar saptanmalıdır.
Böylece bireyler birbirlerinin ilgi ve ihtiyaçlarını öğrenir, kimlik duyguları gelişir, kendilerine olan özgüvenleri artar ve sonuçta fiziksel uyumları üst seviyeye ulaşır. Ayrıca grup içindeki mücadele azmi sayesinde destek ve paylaşımları artar, başarılı olurlar.
Yapılan araştırmalar engele göre uygun ve düzenli yapılan egzersiz ya da sporun, engelli bireylerin yaşam kalitesi algısını geliştirdiğini ve sosyal yaşama entegrasyonunu arttırdığını, anksiyete ve depresyon belirtilerini ise azalttığını göstermektedir. Bu sayede günlük yaşam aktivitelerindeki fonksiyonlar ve yorgunluk oluşmadan uzun süre aktiviteyi devam ettirebilme yeteneği gelişmektedir.”
“Vücudunun farkında olma, kontrol edebilme ve fonksiyonları algılama arttıkça, kişinin kendine güveni artmakta ve öz benliği gelişmektedir” diyen Prof. Dr. Ergun, şunları kaydetti:
“Kaslarda ortaya çıkan kas yapısındaki kayıp yani atrofi, eklem sertliği, basınç yaraları, vücut ağırlığındaki artış ve benzer problemler en aza indirilebilir. İlerleyici tipte olan hastalıklarda bile üst düzeyde fonksiyon yapabilmek mümkün olmaktadır. Özellikle tekerlekli sandalyeye bağımlı engellilerde oluşabilecek tıbbi komplikasyonlar en aza indirilebilmektedir.
Omurilik yaralanmasından sonra kas hareketlerindeki yokluğa veya zayıflığa bağlı; eklem sertliği, spastisite, derin ven trombozu, ayak ve bacaklarda ödem gibi bazı problemler oluşmaktadır, bunlar egzersizlerle önlenebilir.”
BEDENSEL ENGELLİ BİREYLER HANGİ SPORU YAPABİLİR?
Engel grupları içinde bedensel, zihinsel, görme ve işitme engelli bireylerin yapabileceği çok fazla sayıda spor dalı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ergun, “Bedensel engeli oluşturan hastalık ve yaralanmalar içinde; Omurilik yaralanmaları (Spina bifida, Parapleji, Kuadripleji), Çocuk felci (Poliomyelitis), Uzuv kayıpları (Amputasyonlar), Diğer (Beyin felci (Cerebral Palsy), Kas hastalıkları, Doğuştan gelen özürler) yer almaktadır. Tüm bu patolojilere sahip engellilerin istedikleri sporu yapma şansları vardır” diye konuştu.
Engelli bireylerin kapasitesi, yetenekleri ve ilgisi doğrultusunda pek çok spor dalını yapabileceğini belirten Prof. Dr. Ergun, seçilecek sporun bireyin fonksiyonel iyileşmesine yardımcı olacak bir spor türü olması gerektiğinin altını çizdi.
Prof. Dr. Ergun, engelli bireyleri spora yönlendirirken dikkat edilmesi gerekenler hakkında ise şu bilgileri paylaştı:
“Uygun bir spor dalı seçmeden ve spor eğitimine başlamadan önce bireyin fiziksel ve mental yetenekleri belirlenmeli, psikolojik ve sosyal eksiklikler saptanmalı, son zamanlardaki sağlık durumu, yarışma seviyesi, katılacağı özel sporlar ve pozisyonlar, koruyucu ve adaptif ekipmanlar, yapılacak aktiviteler esnasında uygun protez veya cihazlara (protez/koltuk değneği gibi) gereksinimi olup olmadığı tespit edilmelidir.
Katılım öncesi değerlendirme engelliler konusunda deneyimli fizyoterapist, psikolog, iş uğraşı terapisti ve gerekli olan personel tarafından yapılmalıdır. Engelli sporcular belirli aralıklarla değerlendirilip, bu değerlendirme sonuçlarına göre eğitim ve antrenman programlarının verilmesi sporcunun hem yaralanma riskini azaltır hem de performanslarını olumlu yönde etkiler.”