Şanlı tarihi boyunca, tüm zorluklara karşı hür yaşamayı, bağımsızlık ve istiklalini canı pahasına korumayı ilke edinen aziz milletimiz, bu uğurda şehit ve gazi olmayı büyük bir onur ve gurur kaynağı saymış, bu fedakârlığın karşılığında girdiği her mücadeleden zaferle çıkmıştır.
Şehitlik ve Gazilik; toprağı vatan, insanı ulus yapan yüksek manevi değerlerdir. Üzerinde yaşadığı topraklar uğruna şehit olan veya gazilik rütbesine ulaşan her vatan evladı, Milletimizin bağımsızlık tutkusunun sembolüdür.
Gaziantep savunmasının önemli kahramanı Şahin Bey’in bu topraklara saldıran düşman kumandanına gönderdiği mektupta söylediği; “Din için, namus için, hürriyet için ölüme atılmak bize, ağustos ayı sıcağında soğuk su içmekten daha tatlı gelir.” sözü, bu milletin nasıl şehit ve gazi olduğunu da şüpheye yer bırakmayacak şekilde anlatmaktadır bizlere.
Kurtuluş Savaşı’nda Gaziantep’te, Kahramanmaraş’ta, Sakarya’da Eskişehir’de ve tüm Anadolu topraklarında inandığı değerler uğruna el ele vererek ölüme koşan bu millet, kısa süre önce de 15 Temmuz’da yine bağımsızlık uğruna tanklara ve uçaklara kafa tutmuş, şehit olmuş, gazi olmuştur.
Bu şanlı tarihin evlatları olarak bizlere düşen, bu vatanın bayrağını her alanda en ön safta dalgalandırmak ve bağımsızlık mücadelesinin her mecrada devam ettiğini unutmadan çaba göstermektir. İşte bunun için, şartlar değişse de vazifemiz hep aynıdır. Bizler ancak bu gösterdiğimiz çaba ile şehitlerimize ve gazilerimize layık bir toplum olabiliriz.
Bu düşüncelerle, Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları başta olmak üzere aziz şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden gazilerimizi rahmetle, şükranla anıyor; hayatta olan gazilerimize ve değerli ailelerine minnet, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.