İnsanlığı hangi cihetinden ele alıp incelemek isterseniz isteyin karşınıza yine aziz ecdadımızın mukaddes emanetleri çıkacaktır. Bilimde, sanatta, adalette, devlet yönetmede, mimaride… Batı’nın kendini ispat ve sömürgelerini tahakküm altına alma gayesi ile yazdığı tarih sayfalarını kastetmiyorum elbette… Orta Asya’dan başlayıp günümüze dek şanla, şerefle elimizde taşıdığımız bayrak; yine sonsuza dek şan ve şerefle taşınacak; mazlum milletlerin sesi ve umudu olmaya devam edecektir. İşte gerçek dünya tarihi bu son cümle içinde şekillenmiş, yazılmıştır; yazılmaya devam edecektir.
Memleketin her köşesinin işgal edilmesi sadece ecdadın destanlarla dolu tarihini bilmeyenleri yeis’e düşürmüş; Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarını ve tabii ki vatansever halkımızı düğüne gidiyor gibi harp meydanlarına göndermiştir. Vatan, kutsaldı; kutsal olan namustu; Türk, namusunu çiğnetmeyecekti. Çiğnetmedi. Dizginleri boşaltılmış atlar şimşek gibi girdiği savaş meydanlarında düşmanı şimşek çarpmıştan daha beter hâle getirdi. Yurt düşmandan temizlendi; mühür, çelikten sağlam şiddetiyle vatan coğrafyasının anlına vuruldu: Bu topraklar ebediyen Türk yurdu olarak kalacaktır.
Bu son mührün ete kemiğe bürünmüş hâli de cumhuriyet yönetimidir. Asıl savaşın bilim ve teknikte, cehaleti alt etmede, her manasıyla çağdaş düzeyi yakalamada olduğunu belirten Gazi Mustafa Kemal Atatürk yeni yönetim biçimimizle bizlere hedefi aşikâr etmiştir. Onun emanetine sahip çıkmak boynumuzun borcudur.
Makul olanı yanımıza alıp murdar olanı def etmek, müşterek hafızayı unutmadan geleceğimizi inşa etmek, şer ittifaklarına karşı sarsılmaz bir şekilde taarruz etmek, pervasız bozgunculara fırsat vermemek birinci vazifemizdir. Bu sebepten cumhuriyetimize sıkı sıkıya bağlı, gösterdiği hedeflere gözlerimiz kilitli, yüreğimiz ilk gün takındığımız aşk ve şevkle sapasağlamdır.
Körü körüne bağlı değiliz. Matbuatımızı takip eder, besler, bir arada tutarız. Okumanın gücünün farkındayız, herkesin eli kalem tutsun isteriz. İmanımız taze, inancımız Hakk üzere, sözümüz yerinde, menzil aşikârdır; menzil Büyük Atatürk’ün işaret ettiği tam bağımsız, her yönüyle tekniği yakalamış, kendi değerleriyle barışık büyük Türkiye’dir.
Hayallerimiz bir rüyadan ibaret olmayıp bu uğurda canla başla çalışmaktayız. Genç kardeşlerimiz yaptıklarını gördükçe bu ümidimiz daha da artmaktadır. Okuyan, sorgulayan; mazinin muazzam ihtişamına boğulmaktan ziyade mazi ile barışık, günü yakalayan her Türk genci yüreğimizin en hassas yerindedir. Biliyoruz ki onlar vatanı en kısa sürede özlediğimiz yere getirecek, dünyaya nizam verip hak edene hak ettiklerini verecek, hak etmeyenden hak etmediklerini alacaklardır.
Bizlere böyle bir yurt emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e minnet borçluyuz. Onun izinde, onun yolunu takip etmeye devam edeceğiz.
Bütün bu görüşlerim eşliğinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını saygı ile anıyorum. Bütün vatandaşlarımın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyorum. Aynı coşku ve heyecanla sonsuza dek bayramımızı kutlamayı nasip etmesi için Yüce Mevla’m’a dua ediyorum.