Seneee 2018, aylardan Nisan, evimden çıktım ki aracıma binip işyerime gideceğim. 1 metre uzağımda ablam, evimin üçüncü katındaki camdan bizi seyrederek uğurlayan anam. Ve 3 el silah sesi, ilki sol göğsümden girdi, ikincisi sağ bacağımdan, üçüncüsü aracıma... Üzerimdeki beyaz gömlek kan kırmızı. Bu sahneyi seyreden anamın çığlıkları ve feryadı gökyüzünü deliyor. Ben, hastaneye yetişme ihtimalimin olmadığını düşünüyorum; fakat anamın gözünün önünde ölmeyeyim diye aracıma binip hastanenin yolunu tutuyorum. Bu paragrafı hafızanızda tutun.
Yaşanan silahlı saldırı eyleminden sonra adli merciiler ve emniyet birimleri ciddi bir çalışma yürüttü ve olayın faillerini tespit ederek bu faillerin yargılanmasını ve de cezalandırılmasını sağladılar. Vurulduğum ilk günden beri daha öncesinden aldığım tehditlerden de yola çıkarak beni vurduran asıl ismin Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İbrahim Ay olduğunu biliyordum. Ancak buna dair herhangi bir delil ele geçirilemeyince İbrahim Ay hakkında takipsizlik kararı verilmişti.
Nihayet geçtiğimiz hafta; Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir çalışma neticesinde İbrahim Ay, yaşadığım silahlı saldırının azmettiricisi şüphesiyle gözaltına alındı. İbrahim Ay, Cumhuriyet Savcılığı’nda alınan ifadesinin ardından çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı ve cezaevine gönderildi.
Şimdi bazı kesimler İbrahim Ay açısından bu tutuklamanın adaletsiz olduğunu vurgulayan birtakım açıklamalarda bulunuyor. Bakınız; İbrahim Ay’ın tutuklandığı dosyanın davası henüz açılmadı ve dosyada gizlilik kararı bulunuyor. Fakat beni vurduranın İbrahim Ay olduğuna dair yıllardan beri yaptığım araştırmalar neticesinde elde ettiğim ve gerekli mercilere ilettiğim delil niteliğindeki bilgileri şu an için paylaşamayacağımı belirterek; İbrahim Ay’ın tutuklanması ile ilgili bildiklerinizin dosyadaki delillerin yüzde 5’i bile olmadığını size açık bir şekilde söyleyeyim.
Dosyanın içeriği hakkında bilgi sahibiymiş gibi değerlendirme yapanlara: “Dosyada gizlilik var, ne yapıyorsunuz arkadaşlar?” demekle birlikte şunu söyleyeyim; “Benim hukuki bilgimi hafife almayın ve süreçle ilgili attığım her adımda bu bilgi ışığında hareket ettiğimi asla atlamayın.”
Dosyadan gizlilik kararı kaldırıldığında kamuoyu, İbrahim Ay’ın hangi deliller neticesinde tutuklanarak cezaevine gönderildiğini açık bir şekilde görecek. Acele yok arkadaşlar, sakin olun. Sizi anlıyorum; İbrahim Ay yakınınız olabilir ve onu çok seviyor olabilirsiniz, İbrahim Ay nasılsa bu olaydan bir şekilde sıyrılır ve yeniden cezaevinden çıkar diye düşünerek ona bu süreçte destek verme ya da ona yalakalık yapma çabasında da olabilirsiniz. Fakat 3-5 gün sonra bu açıklamalarınızın suç olduğuyla karşı karşıya kalabilirsiniz. Olayın üstünden 4 yıldan fazla zaman geçmiş, nasıl tutuklanır diye soruyorsunuz. Siz hiç duymadınız mı 20 yıl sonra aydınlatılan cinayet haberlerini? Gerçeklerin bir gün ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.
Vay efendim İbrahim Ay’ın tutuklanması, benim ona düzenlediğim bir kumpasmış falan filan… Arkadaşlar, beni birileri vursun da ben de beni vuranları bir kenara bırakıp İbrahim Ay’ı tutuklatayım gibi bir fantezim olabilir mi? Ayrıca vurulma olayıma ilişkin yapılan yargılamada diğer sanıklar bu “kumpas” safsatasını defalarca vurguladılar, onlar neticede 21 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldılar. İbrahim Ay’ın kıymetli avukatlarına başka savunma için hazırlık yapmalarını öneririm.
İlerleyen günlerde tüm detayları kamuoyuna duyuracağız. Öyle kamuoyuna duyuru diye sallama bildiri değil, delillerle konuşacağız, gerçekliklerle konuşacağız. İbrahim Ay’a yazık, çoluk çocuğu var, cezaevine girdi diye düşünenler, yazının ilk paragrafına dönün ve anamın o gökyüzünü delen çığlıklarına kulak verin; İbrahim Ay affedilsin diyebilir misiniz?
Son bir tavsiyede bulunayım… Bizde husumet kelimesi pek bilinmez, husumete düşmancılık denir. İbrahim Ay’a sahip çıkacağız diye bana düşman olmayın. Zira düşmancılık kadar kötü, adalet kadar da güzel bir şey yok. Şimdi hepimiz yüce adaletin sesini dinleyelim.