Geçtiğimiz hafta CHP Genel Başkanı Özgür Özel’den fırça yiyen CHP Gaziantep Milletvekili Melih Meriç; Gaziantep’in onca sorunu varken basit ve ucuz konuları gündeme getirerek ayda 2 bin lira dağıttığı gazetelerde manşet olma derdine düşmüş durumda.
Melih Meriç, şimdilerde, kafayı Narlıtepe Mahallesi’ne takmış. Gitmiş bu arkadaş bu mahalleye; “Bu mahallenin asfaltı bozuk, Narlıtepe Mahallesi’ne, Gaziantep’e bunu reva görmeyin” diyor.
Milletvekilimiz Melih Meriç Gaziantep’in sorunlarıyla bu denli ilgileniyor ve şehrin menfaatleri için nasıl da çaba gösteriyor değil mi?
Öyle değil o iş!
Buyurun, size Melih Meriç’i anlatayım…
Sene 2017…
Öğrendik ki; Gaziantep Büyükşehir Belediye Meclisi, Metro Market arkasındaki 20 bin metrekarelik yeşil alanda imar plan değişikliği yapıyor. Daha öz bir Türkçe ifade edecek olursak; yeşil alan, ticari alana ve konut alanına dönüştürülüyor.
Dönemin İnşaat Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Gökhan Çeliktürk, dönemin Mimarlar Odası Gaziantep Şube Başkanı Özgür Girişken, İnşaat Mühendisleri Odası Gaziantep Şubesi mevcut Başkanı Burkay Güçyetmez’in babası Zeynel Güçyetmez, dik duruşun dişi simgesi-benim değerli ablam-kıymetli hukukçu-topuklu efe Avukat Nesrin Tuncel ve bir avuç duyarlı vatandaşımızla birlikte konut ve ticari alana dönüştürülen yeşil alan önünde toplandık. “Ey ağalar, beyler, burada imar değişikliği yapmayın” diye çağrıda bulunduk.
Yetinmedik. Gazetemiz İLERİ’de konuyu manşete taşıdık.
Yetinmedik, Avukat Nesrin Tuncel’in öncülüğünde meclisten geçen imar değişikliğini yargıya taşıdık.
İdare Mahkemesi yürütmenin durdurulması kararı verdi. Yani, Gaziantep Büyükşehir Belediye Meclisi’nde alınan imar değişikliği kararına, yargı, “dur” dedi.
Yetinmedik. Yukarıda saydığım ekip, aynı alanda yeniden toplandık. “Yargı dur diyor, ama siz iş makinelerini daha yargı kararını dahi beklemeden alana sokmuş, çalışmalara başlamışsınız bile” dedik.
Yetinmedik. Gazetemiz İLERİ’de konuyu yine manşete taşıdık.
Fakat küçük bir sorun vardı; Büyükşehir Belediyesi de yetinmedi. Yargının dur dediği maddeyi iptal ederek aynı yerdeki imar değişikliği maddesini bir başka mecliste başka bir şekilde gündeme getirdi ve aynı yer yeniden ticari alana ve konut alanına dönüştürüldü.
Elimizden geleni yaptık, fakat olmadı, başaramadık, engel olamadık. Yargıyı dahi dinlemeyen, işi bir şekilde kılıfına uyduran erk sahiplerine karşı bizden başka kimsenin sesi çıkmayınca, biz de ancak anlatmaya çalıştığımız kadarıyla yetinmek zorunda kaldık.
Çok hızlı davranıldı, bahsettiğim alanda iş makineleri harıl harıl çalıştı, 20 bin metrekare yeşil alan katledildi; yerine beton yığını, 12’şer katlı binalar ve binaların altına dükkanlar yapıldı. Her bir iş yeri o tarihte 15 milyona satılırken her bir daire de yaklaşık 10 milyona satıldı.
Gerçek, sadece yeşil alanın konut alanı ve ticari alana dönüştürülmesi değildi. Gerçek, bambaşkaydı…
Neydi peki o gerçek?
O bahsettiğimiz 20 dönümlük alan Gaziantep’in deprem toplanma alanı ve sahra hastanesi alanıydı kardeşim!
Olası bir deprem ve benzeri doğal afet de ya da savaş durumunda insanların, “nereye gidebilirim, hangi açık alana, hangi güvenli noktaya kendimi ve ailemi bir an önce götürmeliyim” diye düşündüğü anda aklına gelecek olan yer burasıydı. Olası bir deprem ve doğal afette çadırlar buraya kurulacak, aşevleri burada hizmet verecek, insanlar burada toplanacaktı, taşınabilir yapılar buraya yerleştirilecek, her nevi gıda ve eşya dağıtımı burada yapılacaktı. Dahası, sahra hastanesi buraya kurulacak ve hastalar, yaralılar burada tedavi edilecekti.
Maalesef, bu alan artık yoktu, burası artık yüksek yüksek binalarla doldurulmuştu.
Nitekim; 6 Şubat 2023, saat 4.17, şehir zangır zangır sallandı, dışarısı -16, hepimiz birlikte yaşadık bu depremi, asrın felaketi!
Kendimizi evlerimizden dışarı attık, ama nereye gideceğiz, hangi açık alana yönlenmeliyiz, ekmeği nasıl temin edeceğiz, bir kase sıcak çorbaya nasıl ulaşacağız, çadırı nereden temin edeceğiz, hangi alana çadırlar kurulacak, taşınabilir yapılar nerede kurulacak, sahra hastanesi alanı neresi?
Bu soruların hiçbirine cevap bulamadık değil mi?
Caddeler-sokaklar araçlarla tıkandı, çünkü nereye gideceğini bilen bir kişi bile yoktu. Boş bulduğumuz geniş caddelere veya herhangi bir alana geçip ayazda titreyen köpek yavrusu gibi kaderimizi bekledik.
Tüm bunların Melih Meriç ile ne ilgisi var diyeceksiniz değil mi?
Sıkı durun!
Yukarıda bahsettiğim, imar planı değişikliği yapılarak konut alanı ve ticari alana çevrilen Gaziantep’in 20 dönümlük deprem toplanma alanı var ya, işte oranın ihalesini Melih Meriç aldı. O alana o koca koca binaları, o iş yerlerini Melih Meriç inşa etti. Evet, yanlış duymadınız, yanlış okumuyorsunuz. AKP’li belediyeden ihaleyi alan CHP’li, şimdinin milletvekili Melih Meriç idi.
Evet Melih efendi!
Utanmadan sıkılmadan sen şimdi Narlıtepe Mahellesi’nde birkaç sokağın asfaltı bozuk diyerek ayda 2 bin lira dağıttığın gazetelerde manşet olma çabasına mı giriyorsun?
Sen bu şehrin deprem toplanma alanına koca koca binalar diktin, sen bu şehre ihanet ettin, sen bu şehrin geleceğini, insanların canlarını düşünmedin; sen, cebini ve kazanacağın parayı düşündün Melih efendi!
Bununla da yetinmedin, depremin akabinde seçim propagandası kapsamında katıldığın bir programda deprem toplanma alanını katletmeni de unuttun ve kıvıra kıvıra “Erik Dalı” oynadın. Hatırladın mı?
Sakın ama sakın!
Ben yapmadım, falanca firma yaptı deme, o firmanın ortağı olduğunu bu memleketin hepsi biliyor.
Peki Melih efendi, bir söz vardır, bilir misin?
Ey insan! Aynaya baktığın yüzden utan, söylediğin sözden utan!