Öncelikle söylemeliyiz ki, bu yazı dizisi fikri birey olma sorumluluğunun omuzumuza yüklediği bir görev olarak ortaya çıktı; neticede bireyler toplulukları ve topluluklar da halkları oluşturur, halkın yönetim iradesinin sağlıklı tecellisi ise bireylerin sorumlu davranışlarıyla, karşı karşıya oldukları mevcut durumu sorgu süzgecinden geçirip pratiğe aktarmalarıyla vücut bulur.
iLERİ GAZETE
Biz de, bu bilinç ve sorumlulukla hareket ederek, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kritik seçim sürecinde, şehrimiz ve ülkemiz adına seçeceğimiz “temsilcilerimizi,” birbirinden “değerli” vekil adaylarımızı tanımak adına, sizlerle beraber, kim olduklarını, geçmişlerini ve siyasi karnelerini, haklarındaki iddia, belge ve yaşanmışlıklarla beraber masaya yatırmanın tarihsel bir zorunluluk olduğunu düşündük.
Bu noktada, siz değerli okuyucuların fikir ve beyanları, öneri ve tavsiyeleriyle şekillenecek uyarıları da vazgeçilmezimiz olacak; zira öyle iddialar, öyle mevzular konuşuluyor ki akıl alır gibi değil…
Tabi ki tüm söylentiler gerçek değildir, tabi ki hiç kimsenin ses çıkartamayacağı seviyede pırlanta gibi temiz adaylar da vardır, işte tüm bunları sizlerle konuşup, paylaşıp beraber üreterek aydınlanma derdindeyiz.
Peki, neden başlangıçta sadece bu iki partiyi gündeme taşıyoruz?
Okurlar tarafından sorulacak temel ve haklı soru bu olacaktır ve de olmalıdır.
Arkadaşlar, Gazi Şehrimiz geçmişten günümüze bir kaledir ve bu kale jeopolitik konumuyla, demografik yapısıyla, sanayisi ve de ticaretiyle, hem iktidar ve hem de muhalefet tarafından iştahla arzulanan bir kaledir. Bu bağlamda, günümüzü sağlıklı değerlendirip kavrayabilmek için, ilk olarak, bir zamanlar “CHP’nin kalesi” olan şehrimizin nasıl olup da “AKP’nin kalesi” haline geldiğini-getirildiğini kavramak ve iyice anlamak gerekir.
İşte bu yüzden, biraz maziye akıp, bu kalenin “iki hakimini” öncelikle gündemimize alıp tartışmak zorundayız.
Gelelim maziden Temmuz 1992 tarihine, AKP ile aynı iradenin tahakkümü altında bulunan Deniz Baykal SHP’den ayrılır ve 9 Eylül 1992 tarihinde CHP genel başkanı olur; işte bu tarihten sonra Türkiye siyaseti yeni bir yola evrilir.
1994 yerel seçimleri sürecinde, Gazi Şehrimiz de dahil olmak üzere tüm ülkede tam anlamıyla bir kırılma yaşanmıştır; İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Şanlıurfa gibi büyük şehirler Deniz Baykal’ın “Ben size seçim kazanın demiyorum, SHP’ye seçim kaybettirin diyorum!” şeklindeki tek bir emriyle şimdiki AKP’nin temelini oluşturan siyasi iradeye teslim edilmiştir.
Hadi o zaman,
Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimine yelken açmışken, “Karanlıktan Aydınlığa” doğru yolculuğumuza başlayalım!
